MİLAS PAZARI
Renk panayırı
52 yıldır kurulan Salı Pazarı, merkez sokaklardan, kenar mahallelere doğru uzanan, rengarenk bir panayıra dönüştürüyor Milas’ı. Ege’nin en büyük kent pazarlarından biri. Kadınlar bahçede yetiştirdiği sebzeleri, evlerinde yaptıkları yoğurdu, peyniri, tarhanayı yerel kıyafetleriyle satıyor. Taze sebze, meyvelerin yanı sıra çam kokulu balları, zeytinin her çeşidini, incecik işlenmiş yerel dokumaları bulmak mümkün. Milas Belediyesi’nden İbrahim Mat ve Uzay Kocabaş’tan öğrendiğime göre, 1700 esnaf tezgah açıyor, ziyaretçiler 10 bini buluyor. Yazın turist otobüslerinin sayısı 15’e ulaşıyor.
Milas’ta alışveriş heyecanı, pazartesi günü Asfalt Pazarı’yla (Köylü Pazarı) başlıyor. Yaklaşık 40 köyden gıda ürünleri getirilen pazar, ertesi gün tekstil ve diğer ürünleri satanlarla genişliyor. Asfalt Pazarı, yerel otlara meraklılar için cennet: Turpotu, hardalotu, dalan-ısırgan, palandız otu, semizotu, pazı, stifno (bambul, giritotu), roka, filiz (cibez), kabak çiçeği, ebegümeci, börülce... Bu yıl esnafın yüzü biraz asık. Kuraklık verimi azaltmış. Yine de tezgahlarda, havuç, biber, bebek büyüklüğünde lahanalar, marullarla oluşan renk cümbüşü kaybolmamış.
Kadınlar kese yoğurtlarını diktikleri rengarenk pazen keselerde satıyor. Yöre halkının çiçek sevgisini tezgahlarını süsledikleri bahçe çiçeklerinden görebilirsiniz. Yaşlı bir kadın çiçeklerine ilgi gösterince, bir mani söylüyor: "Garanfilim dört çatal / Dördü de mavi aça / Hakgaten aşık gızla / Bohçasını alır da gaça." Bölgenin botanik zenginliği pazar tezgahlarına yansıyor. Her köşede, sumak, kekik, adaçayı, karabaş otu, kurutulmuş bergamut, soğuk algınlığına iyi gelen filiskin, Melengeç-çitlenbiği satılıyor. Mineç bitkisini kadınlar ağdada kullanıyormuş. Kızıl çamın reçinesinin kaynatılmasıyla elde edilen sakız, pazarın gözde ürünlerinden. Günlük ağacının gövde kabuklarından yapılan tütsüyle mis gibi kokuyor sokaklar. Tezgahlarda kış erzakları dikkati çekiyor: Kuru bakla, Çamovası’nın minicik nohutları, susam, tarhanaya özel kokusunu veren 30 santimlik yabani çalı (tarhana otu), paketlenmiş tarhanalık göce, al rengi salçalar. Cin tonikte kullanılan Bodrum mandalinasının eskisi kadar alıcısı kalmamış. Zaten narenciye üreticisi ürünün dalda kalmasından şikayetçi.
Rengarenk basmaları satanlar birkaç yabancı dili satış yapacak kadar öğrenmiş. Çekçekçiler yorulanların torbalarını taşıyor. Kapalı pazar alanı ise zeytin, peynirciler, manavlar ve balıkçıların mekanı.
KASTAMONU PAZARI
Lezzet avcılarının mekanı
Kasımpaşa’daki Kastamonu Pazarı, İstanbul’da damak tadına düşkünlerin, restoran ve otel işletmecilerinin, Kastamonu lezzetlerine düşkün olanların uğrak yeri. Pazar sabahı erken saatlerde kuruluyor. E-5 Karayolu’ndan, Kasımpaşa yönüne giriyorsunuz. Varan terminalinin önünden geçip Shell benzin istasyonunun sağındaki tek yön yola sapıyorsunuz. 50 metre kadar ileride. 30 yıldır kurulduğu söylenen pazarın çoğu esnafı İnebolu’dan. Pazardan en taze, en ilginç ürünleri almak isteyenler hava aydınlanmadan geliyor. 7.30’da ortalık kalabalıklaşıyor. Sonbaharda tezgahların en değerli ürünlerinden biri Kastamonu’nun "beyaz altın" olarak anılan sarmısağı, cevizi. Ekmek meraklılarının başını döndürecek çeşitler satılıyor burada: Esmer buğday, çavdar, kepekli ekmekler, sade veya pırasalı mısır ekmekleri. Ekmeği, meşe ve karalahana yaprağı üzerinde, taş ocaklarda pişiriyorlar. Kepekli buğdaydan yapılan, erişte, gözleme, yufka ve keteler iştah kabartıcı.
Bu mevsimde pazarın tezgahları envai çeşit mantarla doluyor: Somon rengi "Kanlıca," fındıklıklarda yetişen fındık mantarı, Enişte (civciv bacağı, kadın budu) mantarı, kurt kulağı, sığırdili, beyaz gürgen mantarı. Diğerlerinden iki kat pahalı "yumurta mantarı"nı torbama koyarken, tezgaha bir kadın yaklaşıyor. Kasanın sonunu torbamda görünce, çok üzülüyor. İlk kez deneyeceğimi öğrenince tarifini veriyor: "Tereyağını eritip, soğanı kavuracaksın. Mantarları irice doğrayıp, kekik, biber ve istersen domatesi ilave edeceksin. Kendi suyunda pişecek, etten lezzetli olur." Kastamonulular mantarı börekte kullanıyor, közde pişiriyor, haşlamasını, mıhlamasını, turşusunu yapıyor. Turşusunu pazarda bulmanız mümkün. Otlara, yerel peynirlere meraklı olanlar için de bereketli bir mekan Kastamonu Pazarı. Körpe pazı, ebegümeci, ıspanaklar tezgahlarda. Peynirciler süzme yoğurt, salça, acı-tatlı domates ve biber salçaları da satıyor.
Kastamonu’nun tarhanasına özel tadını veren, "kiren" denilen kızılcık. Olgun kızılcıklar unla hamur yapılıp kurutuluyor, bol bol sarmısak katılıyor. Domates, pancar, yoğurt ve sütle yapılan tarhanalar da pazarda bulunabiliyor. Tarhanayı kendiniz yapacaksanız, boydalı ve yabani dereotunu buradan alabilirsiniz. Kastamonu kestanesi Bursa’nınki kadar büyük olmasa da, çok lezzetli. Yörede kestanenin çorbası bile yapılıyor. Pazarda da her çeşidi bulunuyor. Reçel yapmayı seviyorsanız, erik, incir, balkabağı, taze ceviz, üvez, kuşburnu alabilirsiniz. Hazır reçel için Hacı Amca’yı bulabilir, kocaman bakır kazandaki kuşburnu marmelatını tadarak alabilirsiniz. Pestil, bal da satıyor. Bölgenin armut ve elma karışımından yapılan pestili meşhur. Meyveler tahta tokmaklarla dövülüp, kazanda bir gün bekletildikten sonra sıkılıyor. Suyu maharetli ellerde kaynatılıp lezzetli pestiller elde ediliyor. Bir zamanlar padişahlara yapıldığı için "saray helvası" da denen Kastamonu’nun ünlü "çekme helvası"nı da pazarda bulabilirsiniz.
TİRE PAZARI
Alışveriş, el sanatları ve tarih içiçe
El yapımı saf sabunlar, şişelenmiş zeytinyağı, tarhana otu, karadut pekmezi, koruk ekşisi, salça, satan tezgahların arasında nadir rastlanan bir ürün dikkatimi çekiyor: "Üzüm köftesi" Poşusunu efeler gibi başına saran Cemil tarifini veriyor: "Üzümü sıkıp un ve irmikle pişiririz, tepsilere döküp soğunca baklava şeklinde keseriz." Tire köftesine rakip olacak kadar lezzetli. Kurutulmuş çekirdekli "kar üzüm," kuru incirlerle aynı tezgahta. Ballar el arabalarında, kimi petek kimi süzme. Arıcı Hikmet’te çeşit bol. Otlu gözleme satıyor köşe başında bembeyaz önlüğü ve yemenisiyle bir Tireli kadın. İğne oyalı örtüler, danteller, kanaviçe, yemeni arıyorsanız, Ali Efe Han yakınındaki "Kadınlar Pazarı"na uğrayabilirsiniz. Şanslıysanız 80-90 yıllık efe başlığına takılan iğne oyalı nefis bir çevre sahibi olabilirsiniz. Pazarda alışverişi bitirdikten sonra Tahtakale meydanı, Yeni Han, Bakır Han, Arasta, Ali Efe Han, Ulu camii, Paşa Camii rotasında yürümenizi öneririm. Kentin kültürel dokusunun zenginliğine tanık olacaksınız.
AYVALIK PAZARI
Körfezin en büyüğü, zeytinin başkenti
Zeytinlikleri, denizi, yemekleri, mimarisi, mübadele hikayeleri, kedisi, delisiyle ayrılmak istemeyeceğiniz harika bir liman kasabası Ayvalık. 30 yıldır perşembe günleri ilçe merkezinde kurulan pazara çevre kentlerden, hatta Midilli Adası’ndan bile müşteri geliyor. Bu sayede satıcıları Rumca da konuşuyor. Dört bin metrekare alana yayılan pazarda 700 esnaf tezgah açıyor. Pazar üç bölümden oluşuyor. Cumhuriyet Meydanı’nın arkasındaki sokaklara yayılmış giyecek, mefruşat, hediyelik eşya ve baharat yoğunluklu bölüm, turistiklerin uğrak yeri. Kudret narının tazesini, zeytinyağında hazırlanmışı, harnup, üzüm pekmezi, nar ekşisi, arısütü, taze yaprak, yeni mahsul incir kurusu bu bölümde bulunuyor.
Pazarın Vehbi Bey Mahallesi’ndeki küçük meydana kurulan bölümüne ise Burhaniye ve Edremit’in köylerinden, yaylalarından ürünler getiriliyor. Yörük kadınlar dolmalık fıstığın álásını burada satıyor. Tezgahlarda, turp otu, koyu yeşil minicik Girit kabağı, onunla pişirilen stifno, salatası yapılan susamotu, deniz fasulyesi, radika, semizotu, turşuluk kelekler, acurlar, biberin onlarca çeşidi, ısırgan otu, bağla otu sergileniyor. İstanbul’da küçücük demeti 2.5 YTL’den satılan deniz börülcesinin Ayvalık’ta kocaman torba dolusu 2 YTL. Taptaze kabak çiçekleri iç içe dizilip satılıyor. Yörüklerin tezgahındaki otlardan biri de mühliye. Kıbrıs kökenli ot, bölgeye saksı içinde Girit, Midilli mübadillerince getirilmiş. Toprağı, iklimi sevince bölgeye yayılmış. Kuzu etli mühliye, bölgenin özel yemeklerinden. Papules Cunda’nın susuz yetiştirilmişini bulursanız kaçırmayın, çok lezzetli. Boşnak fasulyesi denilen sebzenin bir çeşidi, düğün yemeklerinde pilavla sunuluyor. 37 senedir Altınova’da oturan Divrikli Erdoğan Amca’nın ihtisası otlar. Tüm otlarımı ondan, mühliyemi ise Yöro Ahmet’ten aldım. Döğme tereyağı, doğal ortamda otlayan hayvanlardan elde edilen süt ürünleri (özellikle de kelle peyniri ve loru) burada bulabilirsiniz. 13. sokakta 1886’da yapılmış kahvehanede içtiğim koruk suyunun da tadını unutamıyorum. Rastlarsanız mutlaka deneyin.
Toptancılar Hali’ndeki sebze-meyve pazarı, kuru gıdalar, onlarca zeytin çeşidi, zeytinyağı, sabun, bal, baharat ve kuruyemişi bulabileceğiniz koskoca bir meydana yayılmış. Simitçi tezgahlarında satılan nohut ekmeği mayalı olduğu için kolay bayatlamıyor. Dünyanın en nefis zeytinyağlarının üretildiği Ayvalık zeytinleri tadını kokusunu, yörenin coğrafi konumu, iklimi, kış aylarında esen karayel ve poyraz fırtınalarının olumlu rüzgarından alırmış. Firmalar, tadarak seçtiğiniz yağı, isterseniz kargoyla evinize gönderiyor. Sakızlı, zeytinyağlı kurabiye, lor tatlısı yemeden Ayvalık’tan dönülür mü? 1942’de kurulan Yeni Güler Tatlıhanesi’ne uğrayın, limonata eşliğinde bu lezzetleri tadın.
Ekolojik pazarlar yayılıyor
Ekolojik pazarlar, organik ürünleri tüketiciye aracısız ulaştırmayı hedefliyor. Bu alandaki ilk girişimlerden İstanbul Feriköy Ekolojik Pazarı, 70 haftayı geride bıraktı. Her cumartesi 08.00-17.00 arasında 100 üretici, ürünlerini 140 tezgahta satışa sunuyor. Pazarda farklı kentlerden getirilen sebze-meyveden kozmetiğe, zeytinyağından tekstile, bakliyattan meyve suyuna, baldan kuruyemişe, peynirden, et ürünlerine kadar 200 çeşit ürün bulunuyor. Fiyatlar ucuz, ürünler taze. Bursa Nilüfer Organik Ürün Pazarı ise 40 haftadır kuruluyor. Yaklaşık 50 tezgah açılıyor. Ürün çeşitliliğinde sebze ve meyveler ön planda. Bu pazarlardan alışveriş yaparken, ekolojik (organik) ürünlerde, yetkili firmalar tarafından verilen sertifika ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın ekolojik ürün logosunu mutlaka kontrol edin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder