Eylül fevkalade bir mevsim. Güneş ısıtırken yüzünüzü güneyde Lizbon dolaylarinda, kuzeye çıktıkça serin bir Atlantik meltemi okşar sırtınızı. Gece size hırka giydirecek kadar nem sarmalar vucüdunuzu.
İşte Lizbondayız, Belem'deki anıttan size anlattığım nem kaplamış gündüz vakti şehrin girişini. "25 Nisan Köprüsü" ve arkada görünen karşı kıyıdaki devasa, Rio de Janeiro'dakinin bir repliği olan "Cristo Rey" anıtı.
Lizbon İstanbul'a benzer dediler gitmeden görenler. Hiç de öyle değil, yedi tepe üzerine kurulu, içinden su geçen her şehir İstanbul olacaksa vay halimize! Eski bir Fenike kolonisi , Roma bölgelerinden birinin başkenti Lizbon, 714 yılında Araplarin eline geçer (mağribiler). Bir çok Afrika ve Yeni dünya keşiflerinden nasibini 15. ve 16. yüzyılda layıkıyla alan, denizcilik ve kaşiflerin şehri Lizbon'un bugün eski şaşalı günlerinden geriye ananelere bağli bir ulus ve anıtsal yapılar kalmış.
Praça do Comercio Meydani Portekiz başkentinin en şirin, en büyük meydanı. Önde görünen Kral Jose I abidesi. 1755 depremi, yanginlar ve su basmalarından sonra Lizbon yeniden yapılanmış. Şehrin ortasından geçen Tajo nehrinin Lizbon'un gece görüntüsü şahane.
Yazacak ve anlatacak o kadar konu var ki en iyisi sizi fotograflarla dolaştırayım ülkede...
Şehre iner inmez old town Baixa'da veya Rossio'da Dom Pedro IV meydanındaki kafelerden birine oturun. Portekizin olmassa olmaz balığı Bacalhau ile yapılmış atıştırmalıkları tadin. Üzerine de ününü Belem bölgesindeki pastaneden alan Pastei de Belem'i mutlaka Portekizli esperesso bica ile deneyin.
1902'de Eiffel'in öğrencisi tarafından yapılan Elevator de Santa Justa'ya 5 Euro verip, 15-20 dakika kuyrukta beklemeyi göze alarak 32 metre yukardan şehri seyreyleyin.
Alt kısım Baixa, sırtta görünen mahalle Alfama ve arkamda Lizbon Kalesi Castelo de Sao Jorge.
sonra Mosterio dos Jeranimos manastırını gezip, güzel bir parkın içinden geçerek sahile doğru yürüyüp, Belem denizcilik abidesine çıkıyorsunuz (Padrao dos Descobrimentos). Tüm Lizbon ve dev pusula ayağınızın altında.
Kendinize "Tulhas" restoranda güzel bir yemek ikram ediyorsunuz. Azitao, Queijo de Ovelha ve Serra de Estrela peynirleri, domuz jambonu, hiç ihtimal vermediğim zeytinler, siz ismarlamadan geliyor herdaim masaya. 6-7 Euro vermem derseniz yemeyin, bana ne! "Hayatımda yediğim en lezzetli karides Sintra'daydı" ibaresini beynime nakşettim Tulhas'da.
Biliyorum nerede yediklerin, içtiklerin diyorsunuz. Bir çoğunu Lezzet'in Kasım sayısında okuyacaksınız. Zamanım oldukça bloga yazmaya devam edeceğim, sahne kapanmadı, daha Porto ve Şarap Vadisi, Evora var sırada. İyi okumalar, umarim sizi Portekiz gezisi için heveslendirebilmişimdir:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder