11 Kasım 2009 Çarşamba

Bodrum'un bahar renkleri, lezzetleri

Kış ataletini üzerimden atıp baharın kokusunu, kıyıları, kumsalları özlediğimde ilk durağım Bodrum olur. Saatlerce kıpırdamadan denizi seyre dalarım. Kumbahçe sahilinden geçer, Bodrum Kalesi'nin ihtişamını içime çeke çeke liman boyunca yürürüm. Teknelerin direkleri arasından yüzümü ısıtan güneşle karşılarım sabahları. Antik Tiyatro'nun tepesinden muhteşem manzarayı seyredip, yazın ertelediğim hayallerin peşine düşerim.


“Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin, senden öncekiler de böyleydiler. Akıllarını hep Badrum'da bırakıp gittiler.” Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum için işte böyle yazmış. Yazın gecenin gündüze karıştığı belde kışın durgunlaşır, içe döner. Baharla ılınır. Sessizlik sürmektedir, Bodrumlular baş başadır. Barlar sokağında itiş kakış yoktur, caddelerde avaz avaz müzik sesi duyamazsınız. Sokaklarda okuluna koşan çocukları fark edersiniz: Beyaz yakalı, ellerinde çantalarıyla. Cumhuriyet Caddesi boyunca dalga seslerine eşlik ederek hoplaya zıplaya evlerine varırlar. Etraftakiler selam alır, verir. Neredeydiniz sizler yaz boyunca? Aslında değişen bir şey yok Bodrumlular için, hep yanıbaşımızdalar, ama yazın çoğalan biziz. Misafirler, turistler, tatilciler...


MEDİNE'NİN KAVRUK İNCİRİ HASİBE'NİN BAZLAMASI


Baharda Bodrum'da olmak,yolunu bulabilmek, sokakların tadına varabilmek demektir. Bodrum merkezindeyseniz, Otobüs Garajı'nın hemen arkasında, Tansaş'ın önündeki kapalı alanda 20 yıldır her salı kurulan kumaş pazarını kaçırmayın. Aynı alandaki Cuma Pazarı ise sebzesi, meyvesi, otları, baharatı ve taze ürünleriyle yarımadanın en büyük pazarı. Salı Pazarı'nda el dokuması Milas kumaşlarıyla yapılmış örtü ve perdeler, renk renk çizgili peştamallar pazarın gözdeleri arasında. Otogarın yanındaki merdivenlerden tırmanınca Dereköy, Ortakent, Yalıkavak, Yakaköy, Mumcular ve Milas köylerinden gelen güleryüzlü teyzeler, çakır gözlü analar karşılayacak sizi. Hasibe Teyze'nin tezgahından otlu bazlamalardan mutlaka alın. Medine Hatun Yalıkavak'tan geliyor her cuma. İçi susamlı, bademli taş fırında çifte kurutulmuş “kavruk incir”inin kilosu 10 TL. Yöre kadınının tezgahları da tıpkı kendi gönülleri gibi zengin. Sade, otlu bazlamalar, gözlemeler, kol börekleri, erişteler, domatesli tarhana, kavanozlarda koyu kırmızı salçalar, paket paket kırmızı toz biberler, yanında lor peyniri. Baklagiller dizi dizi. Nohut, kuru börülce, mercimek, bakla, bulgur, buğday, pirinç. Kocaman çuvallarda peksimetler, imrenince ikram ettiler. Sebzeler, meyveler tazecik ama baharın habercisi otlar yeşil rengin hakimiyetini belli ediyor uzun tahta tezgahlarda. Dağ marulu, kazyak, gelincik, kenker, ebegümeci, ısırgan, köremen, kuzu kulağı, tilkişen, arapsaçı, taze soğan, nane, maydanoz, dereotu... Deniz börülcesi seviyorsanız alıp haşlayabilirsiniz. Süpürgeci Osman 8 TL'ye süpürge otundan yaptığı süpürgeleri ile köylü pazarıda duvar bitiminde. Ördek, keklik yavruları ve civcivler kutularda... O kadar sevimliler ki! Kapalı alana geçtiğinizde sağda peynirciler, zeytinciler bölümü var. Diğer alanlar tümüyle sebze ve meyve satan esnafa ait. Büyük alanı kaplayan baharatçılar da elma çayı, adaçayı, dağ kekiği, karabaş otu, kantaron demetleri... Otları tükenmeden almak için öğlene kalmadan uğrayın Cuma Pazarı'na.


ÇARŞIDA KEŞİF TURU


Pazardan gözlemeleri aldınız, çay içilmeden olur mu? Kale dibinde, küçük limana karşı Denizciler Kahvesi veya Neyzen Tevfik Caddesi'ndeki Tepecik Kahvesi iyi bir seçim olacaktır. Öğle yaklaşırken güneşle kucaklaşıp, Bodrum Kalesi'ne karşı çay yudumlamanın keyfi bambaşka. Sahildeki balık tezgahları kedilerin bile ağzını sulandırıyor. Limandaki tekneler yaza hazırlanıyor, yeni rengini alıyor, pırıl pırıl parlıyor. Yürüyüşe devam, Milta Marina'nın içine girin, sonuna kadar yürüyün. Sağ tarafta Askeri Kampa bitişik tepede bir türbe göreceksiniz. 1727'de yapılan türbede ünlü Türk denizcilerinden Kızılhisarlı Mustafa Paşa ve oğlu Kaptan-ı Derya Cafer Paşa yatmakta. Arkasındaki mezarlıkta Osmanlı gömüleri var. Zeyno's Kafe (0252-313 75 97) türbenin yanıbaşında, yat limanına ve kaleye hakim terasıyla yemek molası verebileceğiniz sıcak bir mekan. Marina çıkışındaki Osmanlı Tersanesi onarılmış, bugün sergi salonu olarak kullanılmakta. Marina'nın karşısında güzel mi güzel bir takı mağazası var. Clepsydra (www.clepsydrabodrum.com). Yaz-kış açık. Candan İzgi taşlara hayat veriyor, yaratıcı, kılı kırk yaran bir tasarımcı. Dönüşte beş çayı için Tarihi Yunuslar Karadeniz Fırını barlar sokağında, uğrayın. Tahinli katmer, yanına çıtır simit iyi bir seçim olacaktır. Halikarnas Disko'yu geçin yeni limana doğru kıvrılınca Kumbahçe Çay Bahçesi karşınıza çıkacak. Güneş ufka yaklaşırken Bitez sırtlarından denizi dinleyin, bırakın kendinizi geceye dönen ışığa. Bir diğer gün Paşalimanı mevkiinden başlayın yürüyüşe. Sabah Diamond Otel'in altındaki Cafe Charlott'da sahibesi Cihan Hanım'ın hazırladığı pırasalı, ısırganlı börekler, ev yapımı kivi, turunç reçelleri eşliğinde kahvaltınızı edin. Halikarnas diskonun hemen üstünde sanatçımız Zeki Müren'in evi Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca müzeye dönüştürülmüş. Ziyaret etmeden dönmeyin. Sanatçının eşyaları, aldığı ödül ve plaketler, sahne kıyafetleri odalarda sergileniyor. Müren'in fırçasından çıkan resimler de görülmeye değer. Her birine şiirsel isimler vermiş: Şile'de Akşam, Salkımlar Yalan Söylemez, Çayır Gülü...


Atatürk Caddesi'ndeki Sarıarslan Sarnıcı'na yolunuz düşerse son amfora ustalarından Bora Sencer'le tanışın. Binlerce yıllık amfora geleneğini yaşatan Sencer, çömlek kursları veriyor. 15 yılda 400 öğrenci yetiştirmiş. (www.borasencer.com) Çarşı içinde, Ziraat Bankası karşısında yazın kalabalıktan giremediğiniz ünlü Bodrum sandaletcisi Ali Güven'e uğramadan geçmeyin. Aşklarından, geçmişten, ünlü müşterilerinden konuşun. Donna Karan siparişlerini yetiştirmeye uğraşan usta, gençlerin mesleğe ilgisizliğinden de şikayetçi. Rodos Şövalyeleri'nin 1402'de yapıma başladığı Bodrum Kalesini ve Sualtı Müzesi'ni gezmek için zaman ayırın. Beş ana kulesine ılık bir bahar günü tırmanın, tüm belde, Karaada ayaklarınız altında. Nefesinizi tutun, antik tiyatroyu seyredin, kimbilir kimler ayak basmıştı şu anda tırmandığınız taş merdivenlere yıllar önce, düşünün. Kale içinde güzel bir satış mağazası var. Soluklanmak için tarihi avluda kahve molası verebilirsiniz. Öğlen Umurça Mahallesi'nde ev yemekleri yapan Bereket - Ayfer Abla'nın lokantasına (0252-316 0321) uğrayıp, kenker yanında yarma pilav, karafırında pişen pazı dolma yiyebilirsiniz. Çorbalar 3, etli yemekler 7 TL.


GERİŞ KÖYÜNDEKİ TİBET


Yarımadanın pazarlarında 7 gün tezgah açık. Günlerden perşembe ise Yalıkavak Pazarı sizi bekliyor. Benim gibi şanslıysanız pazar girişinde güreşler için allı, yeşilli boncuklu, renk cümbüşü örtüleriyle develere raslayabilirsiniz. Yalıkavak pazarında limon, portakal, mandalina, ceviz, badem, sarımsak, keçi peyniri dolgulu zeytininizi Nursen Orman'dan (0535-8780140) alabilirsiniz. Bodrum Yarımadası'nda reçel deyince akla Aynur Hanım (0536-6051715) geliyor. 13 yıl önce kızıyla aile bütçesine katkı için reçel yapmaya başlamış. Bodrum mandalinası ve içi bademli greyfurt reçelini mutlaka deneyin. Merkez taksi ile Bodrum'un Tibet'i olarak anılan Geriş Köyü'ne çıkabilirsiniz. Ali'nin kahvesinde soluklanıp, Mahalle Muhtarı Ramazan Kayacan ile (0252-3853870) köyü gezin. Hasan Hoca mersin dallarından 5-20 kg'lik balık sepetleri yapıyor aynı zamanda köyün bakkalı. Annesi Edibe Güçlü 80 yaşında, atık naylon torbaları çantalara, vazolara dönüştürüyor. Topalak denilen sazları bu malzeme ile kaplayarak üretime hâlâ katkı veriyor. Hasta yatağında ziyaret ettiğim Edibe Teyze ile tanışmak, yaptığı işi takdir etmek ve yüzündeki gülümsemeyi görmek her şeye değer. Geriş'in aynalı/allı/muskalı diye isimlendirilen kilimleri kız çeyizlerinin olmasa olmazı. Gülsüm Hanım'ın kilimlerinin satış fiyatı 800-1000 TL. Çimentepe'de Yalıkavak manzarasına karşı ahtapot ızgara, gambilya favası, levrekten yapılan çiğ balık yemeğinizi tavsiye ederim.


Geçmişte süngercilik ve balıkçılıkla hayatını sürdüren Bodrum halkı yüzünü çoktan turizmin nimetlerine dönmüş. Dağ taş beyaz badanalı evlerle kaplanmış olsa da, Bodrum yine de çok güzel. Sarılı beyazlı çiçekleri sırtında taşıyan yemyeşil tepeler, zirvesinde beyaz değirmenler, güzeller güzeli kalesi, ona tepeden bakan muhteşem tiyatrosu, denizin ışıltısı, dolunayın süslediği gökyüzü, yıldızların altında sırtınızı yalayan imbat serinliği... Kısacası Bodrum'un baharına doyum olmaz.


Bu yazı 29.03.2009 tarihinde hurriyet.com.tr de yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder